Kanın Sesi - Yeşil Hatta Sıkışıp Kalmak
Yazar: Tony Angastiniotis
Yayınevi: Rüstem Kitabevi
Tür: Genel Konular / İnceleme-Araştırma
Sayfa sayısı: 200
Kapak türü: Karton
Kağıt türü: 1. Hamur
Dil: Türkçe
Baskı: 2005 / 1. baskı
Kıbrıs kitabı
Barkod: 9799759895962
Bu kitap, “Rumların, kurbanlarını kadınların, çocukların ve yaşlıların oluşturduğu bir toplu katliam suçunun aktarıldığı” Kanın Sesi belgeselinin çekimi sırasında ve sonrasında yaşanan tecrübelerin-izlenimlerin yazıya dökülmüş halidir. Adanın Güneyi tarafından tepkiyle karşılanan ve ortaya koyduğu çalışmanın ve gerçeklerin yok sayıldığını aktaran Kıbrıslı Rum yazar, Türk köyleri Muratağa ve Sandallar’da toplu katliam yapan insanların kahvede oturup tavla ve kağıt oynadıklarını, kendisinin ise ‘vatan haini’ ilan edildiğini ifade etti. Angastiniotis, “Ben sadece 30 yıl önce olan ve Rum siyaseti yüzünden örtbas edilen olayların hikayesini yazdım. Bunların üzerindeki sis perdesi kalkmalıdır. Çünkü benim Ali Faik diye bir arkadaşım var. Bu adamın üç çocuğunu, annesini, babasını ve karısını öldürdüler. Burada bir vatandaş diğer bir vatandaşın tüm ailesini öldürüyor, fakat ölenler Kıbrıslı Türk oldukları için sorun olmuyor ve araştırılmıyor bile” dedi. Diğer taraftan yazar, döneme şahitlik eden Kıbrıslı Rumların tanıklıklarına kitabında yer veremiyor, çünkü hiç kimse isimleriyle şahitlik yapmak istemiyor. Kitabın ‘Özür Dileme Zamanı’ başlıklı 10.bölümünde, “otuz sene sonra bir Rum, hiçbir maddi çıkar gütmeden Kıbrıslı Türklerin dramını kayda geçiriyordu. Türklerin şehitleri ilk defa bir Rum gavur tarafından, kendi ailelerinden veya milletlerinden görebilecekleri saygıyla anılıyordu. Bu bir özür dilemeydi. Milletime mensup kişilerin katlettikleri ve otuz yıl boyunca topraktan gelen kan seslerini bastırmaya çalıştıkları kişilere sunduğum kişisel bir özür. Ne yazık ki vatanımız, kariyerlerini özür dilemenin bir zayıflık göstergesi olarak kabul edildiği, diz çökmenin ise rezillik olarak nitelendirildiği milliyetçi platformlara inşa eden politikacılar tarafından idare edilmektedir. Bunlardan çoğu için Kıbrıs sorununun çözümü siyasi hayatlarının sonu olurdu. Ne de olsa siyasi tutumları ‘barbarların’ muhtemel saldırısına endekslidir. Çok çalkantılı çağdaş Kıbrıs tarihine baktığımda görebildiği tek şey işlenen suçlar, toplu mezarlar ve kayıplar. Eli kanlı siyasetçiler, o karanlık dönemde işlenen suçları haklı çıkarmaya çalışarak hala siyaset meydanlarında cirit atmaya devam ediyorlar ve dolaylı da olsa, yanık cesetlerin üzerine dikilmelerine sebep oldukları anıtların önünde diz çökmeyi reddediyorlar.” deniliyor.Kitabın son satırları şöyle: “Herkes daha fazla kazanmak isterse nasıl bir çözüm bulabiliriz? Hiç kimse çözüm için ne verebileceğini söyler, ne de barışı kazanmak için nelerden fedakarlık edebileceğini.”